dmt diğer adıyla “dimetiltriptamin” neden yasak bugün buna dair fikirlerimi belirteceğim.
güney amerika’da yüzyıllardır şamanik ritüellerde kullanılan ayahuasca, içinde doğal olarak DMT barındıran güçlü bir bitkisel karışımdır. Yerli halklar bu içeceği “ruh kapılarını açan” bir ilaç olarak görürken, modern devletler çoğunlukla onu tehlikeli halüsinojen sınıfına sokmuştur.
hükümetlerin yasaklamasındaki temel gerekçeler; kontrolsüz kullanımın doğurabileceği psikolojik riskler, bağımlılık potansiyeli endişesi ve sağlık sistemine yük olma ihtimalidir. ancak bazı araştırmacılar, bu yasakların sadece güvenlik değil aynı zamanda bilinç genişletici deneyimlerin toplum düzenine etkileri nedeniyle de uygulandığını savunmakta.
ayahuasca, kişinin kendisiyle ve evrenle derin bağlar kurmasına olanak tanıyabilir. bu da bireyleri sorgulayan, farklı düşünen, “başka boyutlara bakan” insanlara dönüştürür. işte tam da bu yüzden birçok kişi, devletlerin ayahuasca ve DMT üzerindeki sıkı kontrolünü, “insanların bilinç sınırlarını zorlamasından duyulan korkuyla” açıklıyor. bunlardan biri de benim elbette.
çünkü düşünün, bir siyasetçinin en çok istediği şey nedir? halkın olabildiğince aptal olması. çünkü halk ne kadar aptalsa onun kontrolsüz hareketlerinin o kadar sorgulanamayacağı, sorgulansa bile verim alınamayacağı demektir. kolay kandırılan bir halk = aptal bir halktır. ve bu tarz maddelerin hükümetlerce yasak olmasını da buna bağdaştırıyorum ben. bir insan doğada yetişen, kimyasal olmayan bir maddeyi soluyarak astral seyahatin de ötesinde boyutlar arası bir deneyim gerçekleştirebiliyor. elbette bunun fiziki olmadığını ancak boyutsal kavramda düşünceler üzerinden olduğunu biliyorum. peki sorun ne? bir insanın kendi zihninde istanbul’dan kalkıp andromeda’ya gitmesi ve daha sonra gelmesindeki sakınca nedir? bu kişi ne bağımlı oluyor ne de bir hastalığa yakalanıyor aksine çok daha huzurlu, rahat ve sakin düşünmeye başlayan biri oluyor. bu da bir insanın kesinlikle daha akıllı davrandığına örnek bir davranış diyebiliriz. bu durumda devletlerin böyle bir şeyi istememesinin altında ben gerçekten boyutsal bir evrende mi yaşıyoruz sorusunu düşünmeye başlıyorum. çünkü düşünsenize, dünyada bulunan bir madde var, tamamen doğal. bunu içiyorsunuz ya da tüttürdüğünüzde size daha önce hiç görmediğiniz boyutlarda şeyleri gösteriyor. bir nevi beyninizdeki kilitli yerlerin kilidini açıyor ve sınırların da ötesine gidiyorsunuz bu durumda sorun tam olarak nedir? devletler neyi gizliyor? devletler neden bunu yapmamızı istemiyor? belki de bu deneyleri en çok onlar yaptılar ve bu işin sonunda gerçekten boyutlar arası yolculuğun mümkün olduğunu farkettiler ve insanoğlunu bu boyutta hapsetmek istiyorlar? bu size mantıksız mı geliyor? o zaman neden yasak?
sizce sağlığımız için mi? o zaman sigara neden serbest? peki ya alkol? o neden serbest? bunlar insanoğluna en çok zarar veren, en çok kullanımda olan iki madde. ve bunları komik bir şekilde marketten bile satın alabiliyorsunuz. bu durumda hükümetler pek de sağlığımızı düşünmüyor gibi, daha çok ufkumuzun açılmasını istemiyorlar gibi geliyor. insanların 12 saat mesailere zorlandığı, kapitalizmin insan hayatının her alanına etki ettiği bir düzende güç, maddiyat ve statü elde eden bu insanlar neden sizin başka boyutlara gitmenizi istesinler ki? siz onlar için birer kölesiniz ve öyle kalmanızı istiyorlar.
işte bu yüzden tam olarak bu tarz maddelerin legalleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve fırsatım olduğunda güney amerika’ya gidip bu maddeyi kesinlikle deneyeceğim. yaşayacağım deneyimi o kadar çok merak ediyorum ki anlatamam.
türkiye’den bu deneyimi yaşamış kişilerden birisi emre durmuş adında gezgin bir youtuber mesela. onun youtube’da bu ayini yaparken hazırlanma süreci, ayinden sonrası vs. bu durumlara dair bir videosu var, onu izleyebilirsiniz fikir edinmek adına. veya joe rogan’ın podcastine bakabilirsiniz. bununla ilgili konuştukları bir bölümde topluca denediklerini ve içlerinden birisinin sadece 15 dakikalık bir süreçte başka bir boyutta aslında 3 ay boyunca yaşadığını, evi, arabası, ailesi ve çocukları olduğunu söylüyorlar. yani dünya üzerindeki bir maddeyi tüttürüp gerçek zamanda 15 dakika süren bir eylem sırasında zihinsel olarak 3 aylığına bambaşka bir boyutta bambaşka bir evrende olduğunu yaşamak size de olağanüstü iyi gelmiyor mu? ve işin garip kısmı bunu gerçekten yaşamış gibi oluyorsunuz. yani adam 3 aylığına bunu yaşıyor ya, 15 dakikalık o etki süreci bittiğinde adam gerçekten 3 aydır ordaymış gibi hissediyor. işi de zaten garip yapan şey bu. eğer beynimizi bu şekilde simüle edebiliyorsak bunun inanılmaz bir güç olduğunu ve buna benzer farklı maddelerle daha neler yapılabileceğini düşünmek beni gerçekten ürpertici boyutta heyecanlandırıyor.
Bir yanıt yazın